Kopenhag Vakıf Binamızın Durumu ile ilgili 10. Fetva
Mısır El Ezher üniversitesi Şeria bölümü (İslam hukuku) Mezunu İstanbul'da Medresede Müderrislik Yapan İsmini Vermek İstemeyen Bir Hocamız
Soru: Birçok yerde şubeleri olan, kurucusu ve idare meclisi olan, bağış ve hibelerle kurulmuş olan bir vakıf vardır. Bütün şubelerde bu vakıfta hizmet veren herkes vakfın idare meclisine ve kurucusuna tâbi olmaktadır ve idare meclisinden çıkan kararlara bağlı kalmaktadırlar.
1. Bu vakfın şubelerinin birinde bazı kişiler vakıftan ayrılmaya ve tek başlarına çalışmaya karar verseler, bu şube için önceden verdikleri ya da halktan topladıkları malların tamamını veya bir kısmını geri almaları caiz olur mu?
Cevap: O vakıf için topladıkları paraları geri alamazlar. Ancak o vakıfı yönetenler dinden çıkarsa alabilirler, aksi halde olmaz alamazlar. Para toplanırken ne niyetle toplandıysa o esastır.
2. Bizim sayımız daha çok ve “Biz hizmet için para topladık, vakıf adına değil” deseler ve bir çok kimsenin parası ile alınmış olan vakfın binasında hak sahibi olduklarını iddia etseler bu iddiaları kabul edilir mi?
Cevap: İslam’da bazı temel kurallar ilkeler vardır. Her şey Kuran ve sünnette belirlenmemiştir, dolayısı ile meselenin "el müslimune inde surutihi" müslümanlar bir şey yaparken ilk etapta belirledikleri şartlara bağlı kalmaları gerekir kuralınca,kuran ve sünnette açık bir nas yoksa örf ve adet ihtilaflı durumlarda hakem tayin edilir gibi bir takım kurallardan hareketle vakıf binası meselesi o vakfın temel tüzüğü ile alakalı bir şeydir. Temel tüzüğünde o belirtilmiştir. Vakfın şube binalarında söz sahibi olan merkez midir yoksa şubelerin kendisi midir? Eğer merkez söz sahibi ise o binayı alamazlar, el koyamazlar. Sonuçta merkezin muvafakatı olması gerekiyor. O temel esasta neyi yazmışlarsa veya eğer yazılmamışsa bir şey diğer İslami vakıfların uygulamaları örf ve adet esas alınır veya onlar konuşurken bu vakıf kurulurken ve kurulduktan sonra devam ederken bu tür konular ile ilgili alışıla gelen icraatlar esastır. Bizim de bildiğimiz kadarıyla eğer şubeler merkeze bağlı ise şubeler kendi kafasına göre hareket edemezler.
3. Birisi için toplanan para ona verildikten sonra “onun için vermedim” denilebilir mi? Denilirse bu iddia kabul edilir mi?
Cevap: Edilmez, çünkü bir para neden toplandığı belli, neden verildiği belli ve bu para uhdeye geçmişse daha sonra o kimsenin bu parayı geri alma hakkı yoktur. Parayı alan kişi vermeme yetkisine sahiptir. - Eğer kişi zorla parayı almaya kalkışsa ne olur? Peygamber Efendimiz diyor Böyle bir parayı geri almak " köpek kusmuğunu yemek gibidir."( Müslim). Hukuken de bu kişinin bu iddiası kabul edilmez. Çünkü parayı verirken zahiren paranın kimin için toplandığı ve verildiği ortadadır.
4. Vakıflardan bazı kimseler ayrıldıklarında vakfın ismi ile toplanmış paraların ve mülkün bir kısmını isteyip biz ayrı bir vakıf kuracağız, bu parayı orda kullanacağız derlerse kabul edilir mi?
Cevap: Bu da yukarıdaki soruya benziyor. Maalesef kabul edilmez. Böyle bir şeyin kabul edilebilmesi için o vakfın yöneticilerinin "haşa" dinden çıkmış olması lazım. Dolayısı ile (normalde) böyle bir şey de olmayacağına göre bu kabul edilemez. Hukuken de bu kişinin bu iddiası kabul edilmez. Çünkü parayı verirken zahiren kimin için toplandığı ve verildiği ortadadır. Vakfın yöneticileri ana sorumluları Allah korusun dinden çıkarlarsa tabi ki ümmeti Muhammedin parasını bu tür insanların çar-çur etmesine müsaade edilmemeli. Veya apaçık bir şekilde bu insanların sapkın bir yola girdiği tespit edilirse, yani dinden çıkmaları da belki şart değil de sapık bir yola girdiği, (yalnız bunun ile ilgili ehl-i ilimden fetva alınması gerekir) bu insanların gerçekten istikametten çıktığı sapkın bir yola girdiği, belli başlı ilim adamlarından fetva alınarak karar verilir ondan sonra böyle bir şeye gidilebilir. O kafirlerin, facirlerin, fasıkların elinde bu para/mal kalmasın. Ümmeti Muhammed malı çar-çur edilmesin diye. Aksi halde böyle bir şey yapılamaz. Zaten bu tür bir çalışmaya giren insanlar vakfın genel merkezinin kurallarını kabul ederek böyle bir çalışmaya girmiş demektir. Yani kabul edilen şartlar yolun ortasında bozulamaz. Yolun ortasında beğenmiyorsan çıkarsın kendin yeni bir şey kurabilirsin.