Whatsapp İletişim Hattı
Menü

Ad Kavmi: Gücün ve Kuvvettin, Bir Rüzgâr İle Devrilişi!

Helak olan kavim Ad kavmi nerede yaşadı? İrem şehri olarak günümüze kadar gelen, bağlardan ve bahçelerden oluşan yaşam alanları nasıldı? Tüm çabalarına rağmen davetinden yüz çevrilen ad kavmi peygamberi Hud (as) neler yaşadı? Âd kavmi kıssası hakkındaki yazımızı okuyarak tüm bu soruların cevaplarına ulaşabilirsiniz.

04 Oca 2015
Ad Kavmi: Gücün ve Kuvvettin, Bir Rüzgâr İle Devrilişi!

Ad Kavmi Peygamberi

Ad kavmi, Hz.Nûh aleyhisselamdan sonra yaşamış, Hz. Hud aleyhisselamın da kendilerine peygamber olarak gönderildiği, tevhid inancını, Allah’tan başkasına kul olunmaması gerektiğini tebliğ ettiği, bu akideye davet ettiği kavimdir. Kaynak olarak çoğunlukla Ad kavmi hakkında elde ettiğimiz bilgiler Kur’an-ı Kerim’de yer almaktadır. Kur’ân-ı Kerim’e göre ise Ad Kavmi şu şekilde kibirli bir kavim aktarılmıştır: “Anılan Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve "bizden daha güçlü kim var?" dediler.

Onları yaratan Allah’ın kendilerinden daha güçlü olduğunu düşünmezler miydi? Onlar, ayetlerimizi de inatla inkâr ediyorlardı.” Hud aleyhisselam Âd kavmine nebi peygamber olarak gönderilmiş, fakat kavminin birçoğu Hz. Hûd’un yaptığı davetten yüz çevirmiş ve ilahi çağrıya icabet etmemişlerdir. Tüm peygamberlerin ilahi  tevhid davetinde çağrıda bulunmuş olduğu gibi Âd kavminin bir ferdi olan Hz. Hud aleyhisselam da, kavmine ısrarla

-“Ey kavmim! Allah’a ibadet/kulluk edin. Sizin O’ndan başka (ibadeti hak eden) bir ilahınız yoktur. Korkup sakınmayacak mısınız?” çağrısında bulunmuştur. 

Yine Kur’an-ı Kerim’den, açıkça anlaşılmaktadır ki Ad kavminin bu çağrıya isyanı şu sözlerle olmuştur:

  • “Ey Hud' dediler. 'Sen bize apaçık bir belge (mucize) ile gelmiş değilsin ve biz de senin sözünle ilahlarımızı terk etmeyiz. Sana iman edecek de değiliz.”

Ad Kavmi Ne Zaman Yaşadı?

Âd Kavmi’nin yeryüzündeki yurtları ise, yine Kur’ân-ı Kerim’den incelediğimize göre Ahkâf bölgesi idi. Ahkâf kelimesi, hıkf kelimesinin çoğulu olup, kumluk demektir. Ahkâf diyarı Yemen, Aden ve Ummân arasındadır. Bu bölgede yaşayan kavmin adı Ad Kavmi olarak adlandırılmıştır.

İrem Şehri

Âd kavmi Arabu’l-âribe denilen, Arabistan yarımadasına ilk yerleşen kavimlerdendir. Verimli topraklara sahip olan bu kadim kavim; bitkisi, suyu ve birçok nimete sahip, bağları, bahçeleri olan bir bölgeye sahip idi. Akan ırmakları, bağları, bahçeleri, sürüyle hayvanları; yer altında çeşitli su kanalları ve köşkleri vardı. Hatta Ahkâf bölgesi, “İrem” adıyla tanınmıştır. Meşhur bir tabir olan “İrem Bağları” tâbiri de oradan gelmektedir. Yerleşim yerleri ise yine Kur’ân-ı Kerim’de şu şekilde aktarılmaktadır: “Ad’ın kardeşi (Hûd’u) hatırla ki, bir vakit Ahkâf’ta kavmini inzâr etmişti.”
“Görmedin mi; Rabbin, yüksek binalar sahibi olan İrem’e, Ad kavmine ne yaptı?”

Arkeologlar, İrem’in yeri ile ilgili araştırmalara dayanarak, Akabenin Rem dağında kurulmuş olduğu görüşünü tercih etmişler. Bu dağın yanında ise eski cahiliyeye ait kalıntılar bulunmuştur. Aynı zamanda tarihçiler, Ad kavminin üç puta taptıklarını, bu putların; Sudâ, Sıdâ ve Hibâ olduğunu aktarmışlardır. Yani Ad Kavmi ‘nin din algısı şirk üzerineydi.

Ad Kavminin Belirgin 10 Özelliği


1- Âd kavmi, Kendi nefislerini putlaştırdıkları  için kibirli bir  hayat sürüyorlar  ve Allah’tan başka edindikleri ağaçtan, taştan, anıtlara ve putlara tapıyorlardı.


2-Âd kavmi, zamanla insanlıklarını yitirmiş, ahlaki değerlerini tüketmiş, iyiden iyiye bozulmuş ve her şeyi kendi kuvvetleriyle kazandıklarını düşünür bir haldeydiler.


3-Ad kavmi’ne mensup insanlar, yaratılışları itibariyle güçlü, kuvvetli ve iri yarı insanlardı.


4- Uzun boylu ve iri yapılı olan bu insanlar kendilerine savaş açan toplulukları bozguna uğratmayı başarıyorlardı. 


5- Ad kavmi kendilerine, kendi güç ve kuvvetlerine olan güvenleri sebebiyle kibirli ve gururlu bir toplum haline gelmişlerdi. 


6- Kibirleri onları kör etmiş ve “Bizden daha zayıflar” diye düşünüp şehirlerine gelen yabancılara eziyet etmekte bir beis görmemişlerdir. 


7- Kendi kafalarına göre işkence ve dayak uygulaması başlatmışlardı.


8) Âd Kavmi Kervanlar yollarını şaşırsın diye çölde yol izlerini sildiler ve birçok tüccarın çölde kaybolup ölmesine sebebiyet verdiler.


9- Âd kavminin sahip oldukları mal ve mülkün haddi hesabı yoktu. Çünkü topraklarından  güzel ve  çeşitli  nimetler fışkırıyordu. 


10- Âd kavmi gerek siyasi, gerek ekonomik açıdan da büyük bir güçtü.
Yeryüzünde kendilerinden daha güçlü hiçbir şeyin bulunmadığına inanmışlardı. Kendi içlerinden Hz. Hud aleyhisselama peygamberlik görevi verildiğinde,ona karşı büyük bir mücadele başlattılar. Artık akılları ve güçleri, zorbaların safında yer almak gerektiğini esas alıyordu.

Ad Kavmi Kıssası

Ad Kavmi; putların, Allah’ın ortakları olduklarına, Allah katında kendilerine şefaatçi olacaklarına inanıyorlardı Hud (a.s) onlara:

-Siz bu iddiada yalancısınız. Çünkü ibadete layık olan sadece ve sadece Allah’tır, demiştir.

Fakat buna rağmen bu davetin, Âd kavmi üzerindeki etkisi neredeyse yoktu… Hûd’u hakir görmüşler, davasını küçümsemişler ve onu akılsızlık, sapıklık ve yalancılıkla vasıflandırmışlar. Hud as ise kendilerine Allah’ın nimetini hatırlatarak hak yola dönmeleri için onları ikna gayretiyle kavmine karşı davetini sürdürdü ve şöyle dedi: 

-İçinde bulunduğunuz sapıklık nedeniyle uğrayacağınız kötü sonuçtan sakındırması için, içinizden birinizin diliyle size Rabbinizden bir irşad gelmedi, hayret ve şaşkınlığınızı mı artırdı? Hiç düşünmüyor musunuz ki Allah sizi, günahları sebebiyle mahvettiği Nuh Kavmi’nin ardından yeryüzünün varisleri yaptı ve sizi vücut ve hâkimiyet yönünden daha güçlü kıldı. İşte bu nimet, sizin Allah’a iman edip, şükretmenizi gerektirir, inkâr etmenizi değil. Benim size nasihat etmem de, üzerinizdeki Allah’ın lütfunu hatırlamanız ve belki dünya ve ahiret saadetini elde etmeniz içindir” diyordu.

Fakat Âd kavmi, üzerlerindeki Allah’ın nimetlerine karşı gereken şükrü yerine getirmediler bilakis şehvetlere dalıp, yeryüzünde alabildiğine büyüklük tasladılar. Hud onlara;

-“size ne oluyor ki; boşu boşuna ve böbürlenmek için her bir tepeye yüksek binalar yapıyorsunuz ve yeryüzünde ebedi kalmayı umanlar gibi son derece ihtişamlı köşkler bina ediyorsunuz? Zalimler gibi ceza veriyor, kızdığınız zaman hiç acımıyorsunuz. Bütün bunları kibirlilerin katılığı için yapıyorsunuz. Emrettiği hususlarda Allah’a karşı gelmekten sakının ve çağırdığım doğru yolu benimseyerek bana itaat edin.”

 “Siz boş şeylerle uğraşarak her yüksek yere bir anıt mı dikersiniz?

 Temelli kalacağınızı umarak mı büyük konaklar yaparsınız?

 Gücünüzü hep zalim zorbalar gibi mi kullanırsınız?

 Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.

 Bildiğiniz şeyleri size veren, size sürüler, oğullar, bağlar, pınarlar ihsan eden Allah’a karşı gelmekten sakının.

 Doğrusu sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

Âd kavmi, Hud aleyhisselam ve onun ‘tevhid daveti’nden rahatsız oluyorlardı. Sahte ilahlara ibadeti bırakıp da Hud aleyhisselamın davet ettiği bir tek ilaha, Allah’a kulluk etmeye O’nun hükmü altına girmeye yanaşmadılar. Hatta ileri giderek haber verdiği azabın kendi başında patlayacağını söyleyerek Hud’u tehdit ettiler. Bu durum karşısında Allah’ın Nebisi Hud (as) onlara şöyle dedi:

-“Rabbinizden üzerinize bir azap, bir gazap muhakkak ki hak oldu. Sizin ve atalarınızın uydurduğu tanrılar hakkında benimle çekişiyor musunuz? Hâlbuki Allah onlara hiçbir delil indirmemiştir. Artık bekleyin. Ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.”

Ad kavmi


Ad Kavmi neden helak oldu?

 Âd kavmi üzerine Hud Aleyhisselam’ın kendilerini Hakka davet edip de onların da yüz çevirmelerinden sonra, üzerlerine üç sene yağmur yağmadı. Bu, Ad Kavmi’ne azabın yakında geleceğine dair bir ihtardı. Bu arada Hud aleyhisselam durup dinlenmeden kavmine nasihat ediyor ve şöyle diyordu:

-“Ey kavmim! Haydi, artık günahlarınız için, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da tevbe ve pişmanlık içinde O'na yönelin ki, size gökten bolca rahmet ve bereket yağdırsın, gücünüze güç katsın. Günaha batıp giderek Allah'tan yüz çevirmeyin.”


Âd kavmi’nin gözleri göğe çevrilmişti. Ümit içerisinde gökyüzüne bakıyor, susuzluğu, kuraklığı giderecek bir bulut arıyorlardı. Perişan haldeydiler fakat buna rağmen hakka teslim olmuyor nankörce ve kibirlice peygamberlerine ve Rablerine yüz çeviriyorlardı. Onlar âlemlerin Rabbi Allah’ı değil, putlarını tercih etmişler, başlarına gelen felaketlerden ders almaları gerekirken aksine daha da azgınlaşmışlardı.

 Kuraklığın bütün şiddetiyle devam ettiği, umutlarının tükenmeye yüz tuttuğu bir gün, ufukta kara bir bulut kümesi gördüler.

-“İşte yağmur bulutu, işte yağmur bulutu!” diye sevinmeye başladılar.

Hud aleyhisselâmın ise göğe baktığında yüzü değişmiş, sevinmek yerine üzülmüştü. Çünkü O, Allah’ın izniyle kavminin fark etmediğini görüyor ve adım adım yaklaşan helâki hissediyordu. Son defa kavmine dönüp acıyla baktı ve:

-“İşte beklediğiniz azap!”  dedi.
Ad kavmi üç sene yağmur kesildikten sonra, Nebilerini inkâr edip küfür ve azgınlıkta devam etmeleri üzerine Allah’ın azap emri geldi ve şiddetli bir rüzgârla helâk oldular. Allah azze ve celle yalnızca peygamberi Hud aleyhisselam ve beraberindeki iman eden müminleri bu azaptan kurtardı. Şirk ile yeryüzündeki en büyük zulmü işleyen bu kavmi de helak olan kavimler arasında anıldı… 
-“Azap emrimiz gelince, Hud'u ve onunla beraber inanmış olanları, kendi tarafımızdan bir rahmetle kurtardık ve böylece onları, ahiretteki ağır ve zorlu azaptan da kurtarmış olduk.”

Rabbimiz, Hud aleyhisselamın ne şekilde kurtulduğunu bize haber vermemiştir. Bazı tarihçiler Hud aleyhisselamın kurtuluşunu; davetini kabul etmemelerinden dolayı, kavminden ayrılıp Mekke’ye gitmesi şeklinde açıklamışlardır. Bu araştırmacılara göre Hud aleyhisselam Mekke’de bir müddet yaşamış ve orada vefat edip defnedilmiştir.

Ad kavminin helak oluş şekline gelince;  Allah Ad Kavmi’ne sekiz gün yedi gece şiddetli bir kasırga musallat etmiş böylece helak olup cesetleri yeryüzüne dağılmıştır. Sanki rüzgâr onları köklerinden sökülmüş kof dalları savurduğu gibi savurmuştur. Kökleri kesilmiş, kimseleri kalmamış, gözle görülür sadece ibretlik yurtları kalmıştır… 
Kur’ân-ı Kerim Ad Kavmi’nin helak oluşunu şu şekilde anlatır: “Allah onu (korkunç kasırgayı) köklerini kurutmak üzere, yedi gece ve sekiz gün, aralıksız üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün…
Âd Kavmi’nin durumu, bütün insanlara büyük bir ibrettir. Politik ve ekonomik güçlerine güvenerek şirki ve zulmü yaymak için gayret sarf eden, bütün müstekbirlerin makamları ve mülkleri geçici, sonları ise korkunç bir helaktır!... 
Elbette azabın en şiddetlisine şahit olacaklardır.

Helak ne demek? 

Arapça hlk kökünden gelen halāk هلاك  "tükenme, bitme, mahv" manasındadır. 

Dini bir terim olan helak, kendisine uyarıcı bir peygamber geldiği halde haram ve günahlarda ısrarcı olan, Allah'a şirk koşmaktan çekinmeyen, peygamberlerini öldüren toplulukların Allah tarafından cezalandırılmasıdır. Yeryüzünde yaşayan ekini ve nesli helak edecek derecede yanlışları olan toplulukların ilahi bir müdahale ile yeryüzünden yok edilip yerine daha hayırlı bir neslin gelmesidir.

Ad Kavmi Kıssasından Çıkarılacak 5 Ders

1-Ad Kavmi’nden çıkarılacak dersin ilki; kul bilmelidir ki bu dünya hayatında insanoğlunun elde ettiği ve edebileceği bütün nimetler Allah'ın onlara bahşettiği nimetlerdir.

2- Allah'ın kullara verdiği nimetleri yine Allah'ın rızası doğrultusunda, O’nun istediği biçimde harcamak gereklidir.

3- Allah'ın ihsan ettiği mal-mülk ve serveti sadece kendi akıl ve becerileri sayesinde elde ettiğini zannedenler, daha sonra onları diledikleri gibi harcama keyfiyetini kendilerinde bulurlar. Ki bu tutum onları inkâr bataklığına sürüklemiş olur.

4- Ahiret inancı olmayan güç ve kuvvet sahipleri, güç zehirlenmesi sonucu başkalarına acımasızca hukuksuzluklara ve işkencelere başvuracaklardır. Güç ve kuvvet sahibi kimselerde, Allah korkusu ve ahiret inancı olmadığı yahut zayıfladığı takdirde, böyle kibirli kimseler insan ve toplum üzerinde hükümranlık kurmaya çalışacak ve onlara kendi haksız kanunlarına göre zulmedeceklerdir.

5- Peygamberin yolunu takip edenlere gelince; velev ki onların sayısı ya da maddi güçleri az dahi olsa, her türlü işkence, zulüm, alay ve tehditlere karşı hak yolda olanlarla beraber olmak, eninde sonunda Allah’ın rahmetine gark olmayı getirecektir ve onları gerçek güce ulaştıracaktır.

Ad Kavminin Helakını Alparslan Kuytul Hocaefendi'den dinlemek için tıklayınız:

Gönüllü Olun İletişime Geçin Furkan TV