Whatsapp İletişim Hattı
Menü

Ezher Üniversitesi Doktorlarından Mısırlı Muhammed Said Hoca’nın Kopenhag’daki Vakıf Binası Hakkındaki Açıklaması

978 izlenme Yayın tarihi: 19 Ara 2016 (7 years)

EZHER ÜNİVERSİTESİ DOKTORLARINDAN MISIRLI MUHAMMED SAİD HOCA’NIN
KOPENHAG’DAKİ VAKIF BİNASININ CEMAATTEN AYRILANLARA MI YOKSA CEMAATE Mİ AİT OLDUĞU KONUSUNDA SORUYA VERDİĞİ CEVAP

Soru: Kurucusu ve idare meclisi olan bir eğitim ve hayır cemiyeti. Bir çok yerde şubeleri vardır. Sadaka, bağış ve hibelerle kurulmuştur. Şirket değildir. Hayırlı işlere davet eden bir cemaattir. Şubeleri farklı isim altında olabilmektedir. Bütün malları sadaka, bağış ve hibe olarak gelip şirket sıfatıyla gelmemektedir. Çünkü cemiyet ticari ve kâr amaçlı bir müessese değildir. Bütün şehirlerde bu cemiyette çalışan herkes cemiyetin idare meclisine ve kurucusuna tâbi olmaktadır ve idare meclisinden çıkan kararlara bağlı kalmaktadırlar. Bu eğitim cemiyetinde çalışanların bir kısmı gönüllü ve ücretsiz olarak, bazısı ise düşük bir ücretle çalışmaktadırlar.
Bu cemiyetin şubelerinin birinde bazı kişiler cemiyetten ayrılmaya ve tek başlarına çalışmaya karar verseler, bu şube için verdikleri ya da toplanmasına sebep oldukları malları geri almaları caiz olur mu?

Cevap: Cemaati veya vakfı terk edenlerden hiç kimseye, cemaate veya vakfa verdikleri veya ana cemaatin adı ile topladıkları malları istemeleri caiz olmaz. Çünkü bağış olarak topladıkları her şey merkez vakfın (cemaate) mallarına ilave edilmiştir. Bilinen bir şeydir ki bağışlayan kişi bağışları toplayan kimse için bağışlamamıştır, ancak vakıf için bağışlamıştır ve işler maksatlarına göredir (bir iş hangi maksat için yapıldıysa o geçerlidir). Buna göre bu bağışları geri isteyerek talepte bulunmak caiz olamaz. Çünkü bu bağışlar onun şahsına verilmemiştir ki onu talep edebilsin. Bu vakfın mülkiyetini ya da ondan bir kısmını, bağış yapanlara veya bağış toplayanlara devredilmesini talep etmesine gelince; hayır cemiyeti de olsa vakıf da olsa merkez vakfın (Cemaatin) kurucusunun izniyle olmadıkça bu caiz olamaz. Çünkü bu mallar merkez vakfın mülkü olmuştur. Asıl vakfın sahibinin izni olmadıkça vakfın mallarını kullanmak caiz değildir ve şer’an sahih değildir. Merkez vakfın sahibinin hukukuna ve onlar sebebiyle bir şey vakfetmiş olanların hukukuna açık bir saldırı kabul edilir. Böyle bir şey yapmak kişiyi haram dairesine sokar. Öyle ki Buhari’nin Havle Ensarî (ra)’den rivayet ettiği hadiste Resulullah bundan sakındırmıştır. Havle (ra), “Resulullah (SAV)’ı şöyle söylerken işittim: ‘Muhakkak ki bazı kimseler, hakları olmadığı halde Allah’ın malına dalıyorlar, kıyamet günü onlara ateş vardır.”
Cemaati terk eden kişiler bu malları cemaat ve vakıf için değil ancak topluma hizmet için topladığını iddia etse bile bu durumda sözü kabul edilmez. Çünkü bunu cemaatten ayrıldıktan sonra söylemiştir. Bu iddiasını ayrıldığı için ortaya atmakla itham edilir. Çünkü cemaati terk etmeden önceki durumu, yaptıkları ve sözleri bunun aksine işaret etmektedir.
Sonuç: Muhakkak ki merkez vakfın (cemaat) sahibi vakfın tüm mallarında yetkilidir, tasarruf ve karar sahibi olandır. Vakfın şubelerine ilave edilen bağışlar merkez vakfın (Cemaatin) bir parçasına dönüşür. O ilave edilen kısımda da kullanma yetkisi asıl vakıf sahibine döner. Asıl sahibinin bilgisi olmadan vakfın (Cemaatin) mallarını kullanmak haksız yere tasarrufta bulunmaktır. Bu tasarrufta vakfa ve vakfın sahibine karşı büyük günah olan bir haddi aşma ve büyük zulüm vardır. Allah en iyi bilendir.

Ezher Üniversitesi Doktorlarından Muhammed Said Cevabı Yayınladığı Paylaşım için Tıklayınız:

https://www.facebook.com/alshiknasr/posts/1193974880682678?pnref=story.unseen-section


Gönüllü Olun İletişime Geçin Furkan TV