Cami Baskınları Hakkında Kamuoyuna Açıklama
Ramazan ayının son 10 gününde Allah Rasulü’nün sünneti olan İtikâfı ihya etmek isteyen Furkan Gönüllüleri, Anadolu Ajansı’nın (AA) kaynak gösterilerek TRT Haber sitesinin 11 Nisan 2021 tarihli haberinde “Diyanet’ten müftülüklere Ramazan talimatnamesi” başlığıyla haber yayınlamış ve camilerde itikâfta kalınabileceği bildirilmişti. İtikâfla ilgili hiçbir yasaklama olmadığı halde, 20 yıldan fazla bir süredir Furkan Gönüllülerinin yaptığı itikâf ibadeti, Adana'da da orantısız polis müdahalesiyle engellendi.
Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Gönüllüleri yaklaşık 20 yıldır her Ramazan Ayı’nın son 10 gününde Peygamber efendimizin (Sav) yaptığı gibi itikâf ibadetini yapmaya, unutulmaya yüz tutmuş bu ibadeti ihya etmeye çalışmaktadırlar. Başta Alparslan Kuytul Hocaefendi, ülkede itikâf ibadetini gündeme getirerek ve bizzat kendisi de itikâfa girerek Müslümanlara bu ibadeti hatırlatmış ve ülkemizin çok sayıda camisinde itikâfa girilmesine vesile olmuştur.
İtikâf, bir Müslüman’ın caminin bir köşesinde kenara çekilmesi, kendisini dünyalık işlerden uzak tutarak Allah’a adaması, Rabbine ibadet etmesi, Kur’an okuması, Zikir çekmesi, tefekkür ve muhasebede bulunmasıdır. İtikâfa giren bir müminin amacı ve niyeti Rabbine daha çok yaklaşmaktır.
Furkan Gönüllüleri her yıl olduğu gibi bu yıl da aynı amaçla itikâfa girmek için camilere gittiler. Aynı şekilde Alparslan Kuytul Hocaefendi de itikâf ibadetini gerçekleştirmek için, 20 yıldır yaptığı gibi camiye çekilmiştir. Ancak itikâfın ikinci gününde tüm camilere yapılan bir itikâf baskınıyla toplamda 400 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Alparslan Kuytul Hocaefendi 46 Saat gözaltında tutulduktan sonra ifadesi alındı ve ifadesinin ardından Mahkemeye sevk edildi.
Türkiye, tarihte eşi görülmemiş büyük bir skandal ile tanıştı... Türkiye, birçok ilde itikâf yapılan camilere eş zamanlı olarak yapılan baskına ilk defa şahit oldu.
Furkan Gönüllülerinin her yıl yapmış olduğu itikâf ibadeti için bu yıl da herhangi bir yasaklama kararı kesinlikle söz konusu değildi. Aksine Diyanet İşleri Başkanlığı kendi resmi sitesinde itikâfa girilebilecek camilerin isimlerini yayınlamış, Cuma hutbelerinde itikâfa teşvik etmiş, yapılan itikâf başvurularında da herhangi bir yasaklama kararı olmadığını beyan etmişlerdir. Diyanetin teşviki dâhilinde yapılan itikâf ibadetinin bir gece yarısı yapılan baskın ile bitirilmesi ne anlama gelmektedir?
Bu camiler Müslümanların ibadethanesidir ve görünüşte idaresi Diyanet İşleri’ne aittir. Peki, Diyanetin yasaklamadığı bir itikâf ibadetini kim, neye göre, hangi hakla, neye dayanarak yasaklamakta; bir gece yarısı tüm camilere baskın yaparak itikâf yapanları yaka-paça gözaltına almaktadır? Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin sürekli söylediği gibi derin din düşmanı bir komite Diyanet’i de esir almış durumda ve Müslümanların ibadethanesinin yönetimine dahi karışır duruma gelmişlerdir. Bunun adı İslam düşmanlığı değil de nedir?
Tüm Müslümanların kutsalı olan camilerin mahremiyeti hiçe sayılarak camilere baskın yapıldı. Tek amacı ve niyeti itikâf ibadetini ihya etmek olan Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 450 Furkan Gönüllüsü gözaltına alındı. 30 kadar çocuğun da aralarında bulunduğu Furkan Gönüllüleri insanlık dışı muamelelere maruz kaldılar.
Kutsallarına, anne-babalarına ağza alınmayacak galiz küfürler edildi, çoğu Furkan Gönüllüsünün, atılan tekme yumruklar yüzünden vücudunda yaralar ve morluklar meydana geldi. Yakınının durumunu sormak için Emniyete gelenler polisler tarafından acımasızca dövülmüş ve ayağı kırılmıştır. Bir başkası camiden zorla çıkarılmaya çalışıldığı esnada ayağı kırılmış ve nezarethanede ayağı sürekli şişen Furkan Gönüllüsüne müdahale yapılmamıştır.
Yaklaşık 46 saatin sonunda ifadeye alınan Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye sorgu esnasında sorulan sorular dudak uçuklatacak cinstendir. O sorulardan bir tanesi : “Birçok şehirde yapılan ‘cami işgali’ ile ilgili bilginiz nedir?” sorusudur. Müslümanların camiye, kendi ibadethanelerine cemaat olması, cami içerisinde bir köşeye çekilip itikâf ibadetini gerçekleştirmesi ne zamandan beri “cami işgali” kapsamına girmiştir? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın itikâfa girilecek camileri belirlediği, halkı itikâfa teşvik ettiği bir dönemde camilerde itikâfa girmek, neden cami işgali olarak nitelendiriliyor? Müslümanlar kendi ibadethanelerine ibadet etmek için geldiklerinde cami işgali mi yapmış oluyor? Bu ağır tabirler Adana Emniyeti için bir skandala dönüşmektedir.
Bir başka soruda “sivil itaatsizlik” yaparak halkı da buna teşvik ettiği soruluyor. Fakat sivil itaatsizlik suçlamasında bulunan Adana Emniyeti Diyanet’in itikâfa izin veren talimatnamesine rağmen 40 camiye eşzamanlı baskın düzenleyerek itikâfa engel oldu. Ortada Furkan Gönüllüleri açısından bir sivil itaatsizlik değil, Adana Emniyeti tarafından bir resmi itaatsizlik bulunmaktadır.
Diyanetin veya içişleri bakanlığının herhangi bir yasaklama kararı olmamasına rağmen yapılan itikâf baskını hangi hak ve yetki ile yapılmaktadır? Yaşanan bu süreçte ibadet hürriyeti yok sayılarak, acımasızca darp ederek ve saatlerce gözaltında insanların özgürlüğü gasp ederek mağdur ederek neyi amaçlamaktadırlar? Akıllara gelen esas soru ise; kim bu gerçek suçlular? İtikâf baskını skandalının gerçek failleri kim? Müslümanların mabedinin mahremiyetini hiçe sayanların yargı önünde hesap vermesi gerekmektedir.
Alparslan Kuytul Hocaefendi, 2 yıl boyunca Bolu F tipi ceza evinde hiçbir haklı gerekçeye dayanmadan tutuklu kaldı. 2 yıllık sürecin büyük çoğunluğu tecrit altında psikolojik işkenceyle geçti. Ama tahliye edildiği gün Dava adamına yakışır bir kararlılık ve cesaret ile “susmayacağını, geri adım atmayacağı, zalime karşı, mazlumun yanında olacağı, Tevhid davasından zerre taviz vermeyeceğini” tüm dünyaya ilan etti. Bu ilan, Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi susturmak, sindirmek için kurgulanan planın boşa çıkması anlamına geliyordu. İşte şimdi de yine bir susturma çabasıyla zulmedildiğini, itikâf yaptığı camiden gece baskınıyla alındığına şahit oluyoruz.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yapılan akıl almaz zulümler, psikolojik işkenceler onu davasından döndürmedi, susturamadı, geri adım attıramadı. Furkan Gönüllüleri ise tam bir destek ile: Susmayacağız, geri adım atmayacağız, Tevhid davasını boğazımız yırtılırcasına haykırmaya, zalimin karşısına dikilip “sen zalimsin” demeye devam edeceğiz. Bizler Büyük dava adamı, Önderimiz Hz. Muhammed’in ümmetiyiz, Bizler Ebu Bekirlerin, Ömerlerin nesliyiz, Bizler Hüseyinlerin nesliyiz. Bizim Peygamberimiz, İslam Düşmanı Ebu Cehil’in karşısında geri adım atmadı ki bizler sizin karşınızda geri adım atalım.
Ey İslam düşmanları! Mağlupsunuz. Zafer, her zaman Allah’ın, Resulünün ve iman eden Müminlerindir. Yaptığınız zulümlerle güneşi perdelemeye çalışıyorsunuz. Ama güneş sizin her türlü zulmünüzü, baskınızı, planlarınızı eriterek yine pas parlak gökyüzüne çıkacak, tüm dünyayı aydınlatmaya devam edecek.” Diyerek duruşlarını ortaya koymuşlardır.
Pandemi nedeniyle çıkarılan tüm tedbirlere riayet ederek itikâf ibadetini yapmak istedikleri için ve darp edilerek gözaltına alınan 450 civarı Furkan Gönüllüsü ve Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yapılan muameleyi kınıyoruz. Yasal yolları kullanarak gerekli tüm şikâyetleri yapacak ve hakkımızı arayacağız. Sürecin başından beri verdiğiniz desteklerden dolayı siz kardeşlerimize, sosyal medyadan veya özelden ulaşarak desteklerini bildiren vicdanlı vatandaşlarımıza teşekkürü borç biliyoruz…
Postallarla Girilen Camilerdeki itikaf baskınına Diyanet İşlerinin Sessiz Kalmasını kınıyoruz