Spikerin "Hocam cezaevinde manevi bir atmosfer oluşturduğunuzdan bahsetmiştiniz, peki ne tür kitapları tercih okuyordunuz?" Sorusunu cevaplayan Hocaefendi, gayesinin Allah rızası olduğuna değindi ve "Ben Rabbim'in rızası için mücadele veriyorum. Benim için ilim öğrenmekle mahkeme dosyasıyla uğraşmak arasından fark yoktur’ dedi.

Mahkemelerinin kasıtlı olarak uzatılmak istendiğine değinen Alparslan Kuytul Hocaefendi mahkeme dosyasıyla uğraşırken de Allah rızasını gözettiği için herhangi bir kayıp yaşamadığını, aksine kazanç içerisinde olduğunu ifade etti.

Alparslan Kuytul Hocaefendinin işte o cevabı;

Ortam tasavvufa uygun bir ortam olunca tasavvuf kitapları okudum. Notlar alıyordum, üzerinde düşünüyordum, aklıma gelen şeyleri kayıt ediyordum onların bir kısmını, kalbime gelen, aklıma gelen bazı şeyleri size telefonda söylüyordum.

Kitap yazma tarzında bir şey değil de bazı notlar alma tarzında, bazı hatıralarımı yazıyordum, bazı kısa vecih sözler aklıma geldiği zaman onları da yazıyordum. Her gün zaten Kur'an gibi zikir gibi yani bunlar benim zaten 3-4 saatimi alıyordu yani namaz, zikir, Kur'an okuyordum. Bunlar 3-4 saatimi alıyordu benim. Onun dışında da okuma ve mahkemeler...

Sürekli mahkemeler bir dosya, iki dosya, üç dosya, dört dosya, dokuz mahkeme açtılar.Dün haber geldi bir mahkeme daha açmışlar dışarıda rahat yok,dışarıda da rahat bırakmıyorlar yani tahliye ettik ama seni ulaştıracağız diyorlar..

Ben hapisteyken bir yazı gönderdiler. "Bu konuşmayı sen mi yaptın?" dediler. Atatürk'le ilgili bir konuşma. Baktım benim konuşmam değil, ben hayatta böyle konuşma yapmadım. Başka birisi yapmış kimsenin adını da vermeyeceğim, kimseyi hayatımda ihbar etmedim muhbirlerden de nefret ederim bu ihanettir,şerefsizliktir! Kimsenin adını vermem kim söylemişse devlet arasın bulsun. Bu benim konuşmam değil, ben bu kadar söyledim sadece bu benim konuşmam değil buna rağmen bu konuşmanın videosunu isteyin emniyetten benim olmadığımı görürsünüz ben böyle bir konuşma yapmadım dediğim halde dava açmışlar.

Yani hani benim konuşmalarımı kırpıyorlardı ya manayı bozuyorlardı. Şimdi bana ait olmayan konuşma uyduruyorlar tamamen yeni bir aşamaya geçtik yani eskiden bana ait olan konuşmaları kırpıp manasını bozuyorlardı, şimdi bana ait olmayan konuşmayı benim üzerime atıyorlar. Seni sürekli böyle mahkemelerde dosyalarda uğraştıracağız diyorlar.

Kaderimde ne varsa onu çekeceğim benim için Kur'an okumuşum, kitap okumuşum ya da mahkeme dosyalarına çalışmışım fark etmez. Çünkü ben Allah rızası için Kur'an okurken Allah rızası için okuyorum, mahkeme dosyalarında çalışırken de Allah rızası için çalışıyorum. Abdulkadir Udeh'in diyor ki; "benim için savaş meydanında ölmekle yatağımda ölmek arasında fark yoktur,çünkü ben Rabbim ile buluşmaya gidiyorum." Aynı şekilde ben de diyorum ki; " benim için kitap okumakla Kur'an okumakla,mahkeme dosyalarına çalışmak arasında fark yoktur çünkü sonuçta Rabbim'in rızası için ben bu mücadeleyi veriyorum."

Elbette ilim hoşuma gider,elbette ilmi tercih ederim mahkemelerle uğraşacağım ilimle uğraşsaydım keşke ama Allah Azze ve Celle onu kitaplardan elde edemeyeceğim kadar bana mahkeme dosyalarından çok şey elde etmemi nasip eder. Belki Allah Azze ve Celle kitapları okumak ya da anlatmak faydalı olacağından çok daha fazlasını mahkemelerde konuşmamla müdafaalarımla belki de İslam'a faydalı olacağım.

Yani mesela şu süreç, şu iki yıllık süreç olmasaydı, vakıflar kapanmasaydı, konferanslar yapabilseydik, hapishane bu operasyon olmasaydı konferanslar yapabilseydik hapishane bu operasyon olmasaydı bence bu kadarda davamız duyulmazdı. Ben gene iki yıl konferans yapsaydım bu kadar da olmazdı. Nasıl ki bu hayırlı olduysa,ne kadar mahkeme açarlarsa açsınlar oda hayırlı olur. Önemli olan bir suç işlemeyelim suç işlemeyince onların yapacağı her şey bizim lehimize.
1-Suç işlemeyeceğiz
2-Geri adımda atmayacağız,mücadele vereceğiz.
Bu olduğu müddetçe onlar ne yaparsa bize yarar. Yani bu mahkemelerle beni uğraştıranlar aslında davamızı güçlendirilmiş oluyorlar.

Tamamını izlemek için;