Alparslan Kuytul Hocaefendi ile Hasbihal-4
Alparslan Kuytul Hocaefendi, her hafta halka yönelik yapmış olduğu tefsir dersi yerine geçen hafta cuma günü takipçileriyle hasbihal programı gerçekleştirdi.
Hasbihal esnasında gündemi değerlendirerek takipçilerinden gelen soruları cevaplandırdı.
Sunucu: İmtihanların Sebepleri Nelerdir?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: İmtihanların birkaç sebebi vardır:
- İnsanların günahları ya da yaptıkları şeylerdir. Yani Allah'ın bir cezası olarak bazı musibetler verilir.
Allah'ın rahmet sıfatı ağırlıkta olduğu için, Allah'ın rahmeti azabını geçtiği için, eğer bir musibet veriliyorsa bu genellikle kulların günahları sebebiyle verilmektedir. Mesela Kur’an-ı Kerim Şûrâ 30. Ayette “Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır.(Allah,) Çoğunu da affeder.” buyuruyor. Yani çoğundan vazgeçiyor. Allah Azze ve Celle, buna rağmen bazen musibet veriyorsa ellerimizin kazandıkları sebebiyledir. Kur'an'a göre imtihanların sebeplerinin başında bu gelmektedir. Tabii tek sebep; insanların günahları değildir.
- İnsanları Allah’a yöneltmektir.
Allah kullarından; temiz ile pisi, sağlam ile çürüğü ayırt etmek için de imtihanlar yapar. Yani kullarının imtihana girmesi her zaman günahlarından da kaynaklanmaz.
Allah, her zaman kullarının derecesini yükseltmek gibi maksatlarla ya da hikmetlerle değil de (meseleye şu an sebep yönünden bakıyoruz) insanın işlediği günahlar sebebiyle imtihan eder. Mesela o musibetlerin baskısı altında insanların doğruya teslim olmasını sağlamak için Kur'an-ı Kerim Ârâf 94. Ayette “Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz” buyuruyor.
Demek ki yoksulluk ve darlık ya da buna benzer birtakım musibetler, aslında toplumun peygambere itaat etmesini ve iman etmesini sağlamak içindir. Yoksulluk ve darlık esnasında insanlar daha fazla Allah'a yönelirler. İşte bir sebebi de bu insanları Allah'a yöneltmektir.
Allah, insanların hem günahlarının tamamı ahirete kalmasın diye bir ceza olarak hem de dünyaya dalarak kötüye doğru giden insanları hakka yöneltmek, Rabbini hatırlatmak için musibetler verir.
- İnsanın kendi acizliğini hissetmesidir.
İnsan, kendi acizliğini idrak ederse Allah’a yönelir. Bu gibi sebeplerden dolayı Allah insanı imtihan eder. Elbette hikmetleri de vardır.
Sebep ile Hikmeti Ayırmak Neden Gereklidir?
Sebep ile hikmet farklı şeylerdir. Mesela Allah'ın günahlarımızdan dolayı musibet vermesine o günah sebep olmaktadır. Ama o musibet sayesinde; insanın tövbe etmesi bir hikmet, insanın sabrının artması bir hikmet, insanın olgunlaşması bir hikmet, iradesinin güçlenmesi bir hikmet, insanın dünyaperestlikten kurtulması ve dünyanın fani olduğunu hatırlaması bir hikmettir.
Eğer hiçbir sebep olmazsa, Allah imtihan edemez mi? Edebilir. Ama genellikle sebeplere göre imtihan yapılmaktadır. Yani Allah doğrudan doğruya bu şekilde musibetler vermiyor, ekseriyetle sebeplere binaen veriyor. Böylece rahmeti ile muamele etmiş oluyor. Yani hiçbir sebep olmadan bu şekilde ağır imtihanlara tâbi tutsa, icabında insanların kalplerinde Allah'a karşı birtakım kötü zanlar meydana gelebilir. Şayet insan kendi günahlarını veya toplumun günahlarını biliyorsa, o zaman Allah hakkında kötü zanda bulunmaz, ‘biz bunu hak ettik’ der. Sebep olmadan, imtihan genellikle olmuyor ama Allah sebep ile hikmeti ekseriyetle birleştiriyor. Sebep olduktan sonra bir musibet veriyor, o musibetin sonunda da bir sürü hikmetler yaratıyor. Bu durum;‘Allah'ın kahrının bile’ hoşluk olduğunun delilidir. Yunus Emre şiirinde; ‘Lütfun da hoş, kahrında hoş’ diyor.
Allah'ın, sadece verdiği nimetlerde hoşluk yoktur, verdiği musibetlerde de güzellikler vardır. İşte o da bu hikmetler ile ortaya çıkıyor. Yani başımıza bir olay geliyor, anlıyor ve hissediyoruz ki bu olay; aslında günahlarımızdan, yaptığımız yanlışlardan dolayıdır. Bu yüzden isyan etmiyoruz ve olayı doğru anlamış oluyoruz, kendimizi suçluyoruz. Sonrasında bu olayın hikmetleri ortaya çıktığı zaman da ‘sebebini ilk anda anlamadım ama daha sonra hikmetlerini anladım, faydalarını görmeye başladım, iyi ki bu olay başıma gelmiş diyerek’ Allah'a şükür ediyoruz. Bu şekilde insanın, olayın hikmetlerini anlamaya başlaması, insanın Rabbine yaklaşmasını sağlar. O yüzden imtihanların hikmetlerini anlamak şarttır.
Sebep; o musibetin bize verilmesini açıklar. Hikmet ise; o musibetin faydalarını, Allah'ın o musibeti bize verirken bize neler kazandırmak istediğini açıklamış olmaktadır. Yani o musibet ile Allah-u Teâlâ; dünyaya dalmamızı engelliyor. Sabrımızı, olgunluğumuzu, şükrümüzü arttırıyor. Güçsüzlüğümüzü, acizliğimizi anlamamızı, tekrar kendisine yönelmemizi ve ona teslim olmamızı, musibetler esnasında sağlam olan ile çürük olanı görmemizi sağlıyor. Böylece irademiz güçleniyor. Kim sağlam karaktere sahip, kim çürük? Olaylar esnasında görülüyor. Bunun gibi birçok hikmetler sayılabilir.
Hocam,‘Dolayısıyla sebebi doğru teşhis eden ve hikmete göre davranan (hikmetin gereğini yerine getirerek, o hikmeti gördüyse kişi imtihanı kazanmıştır’ diyebilir miyiz?
Tabii. İnsan sebebi evvela doğru anlamalı ki, Allah’ı suçlamasın. Yani sebebi doğru anlarsa, Allah'ı suçlamaz. ‘Neden benim başıma geldi’ demez. Ayrıca hikmetleri anladığı zaman da daha kolay sabreder hem de şükür edebilir.
Musibete karşı sabır mı zor, şükür mü zor? Elbette şükür daha zordur. Belki birçok insan, musibete karşı sabır gösterebilir ama şükür gösterecek düzeye gelebilmek; ekseriyetle musibetin hikmetlerini anlayınca mümkün olur. Hikmetlerini anlamayan insan, kolay kolay şükredemez.
Tamamını izlemek için tıklayınız;