Savunmasında, hakkında verilen bu kararla ilgili bir çok çelişkinin olduğunu belirten hocaefendi, “Yönlendirmekten” maksad talimat verdiğim ise ben talimat verecek olsam başka yol mu yok? Talimat verecek olsam kaydedildiğini ve takip edildiğini bile bile telefonla mı talimat vereceğim?” diyerek bunun asılsız bir iddia olduğunun altını çizdi.

Yine savunmasında vakfın bir hayır kuruluşu olduğunu vurgulayan hocaefendi işlerin talimatla değil Allah rızası isteği doğrultusunda yürüdüğüne dikkat çekti. Hayır işlemenin Müslümanım bir vazifesi olduğunu hatırlatarak TEŞVİKde bulunduğunu belirttiği o savunmada şunları kaydetti.:
“Biz gönüllülerden oluşan ve hayırlı işlerle uğraşan bir vakıfız. Gelenler gönüllü olduklarından istediğini yapar, istemediğini yapmazlar. Bizde işler talimatla ve mecbur ederek değil Allah rızası için, gönül rızasıyla ve özgür iradesi ile yapılır. Bana gelen binlerce mektupta da bunu görebilirsiniz. İki gün önceki kapalı görüşte bu konuyu ziyaretçilerimle konuşurken yeğenim dedi ki: “Amca! Sen talimat verdiysen biz niye talimat olarak anlamadık.” Onun bu sözünden de konuşmamda talimat olmadığı anlaşılmaktadır. Geriye sadece teşvik kalmaktadır ve hayırlı işlere teşvik her Müslümanın vazifesidir. Suç işleme talimatı veya suç işlemeye teşvik edilmediği müddetçe Cezaevi ilgilendiren bir konu yok demektir.”

Alparslan Kuytul Hocaefendinin Konuyla İlgili Savunmasının Tamamınına Ulaşmak İçin Tıklayınız;