Furkan Gönüllülerinden Darbelere Kınama ve Basın Açıklaması
Furkan gönüllüleri, 4 gün önce (20 Şubat 2019) Mısır’da idam edilen 9 gencin ölümünü ve darbeci Sisi yönetiminin zulmünü kınayan bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Ayrıca 28 Şubat post modern darbenin yıl dönümü olması hasebiyle Furkan gönüllüleri, tüm darbelere karşı olduklarını vurgulayarak, o dönemde yapılan zulümleri ve 28 Şubat mağdurlarının hala hapishanelerde olduğunu belirttiler.
Mısır da şehit edilen 9 kardeşimiz için yapılan basın açıklamasının tam metni ise şöyle;
Bismillehirrahmenirrahim
Kıymetli halkımız... İnsanların bir arada huzur ve adalet içerisinde yaşamasını sağlayan birtakım kanun ve kurallar vardır. Bu kanun ve kurallar insan hak ve hürriyetlerini, can, ırz ve mal güvenliğini; inanç, ibadet ve düşünce özgürlüğünü güvence altına almak için olması gereken kurallardır. Ama maalesef tarih boyunca hukuk ve adaleti devre dışı bırakarak kaba kuvvetle toplumu kendi boyundurukları altına almak isteyenler olmuştur. Bir ülkede silah zoruyla ve kaba kuvvet kullanarak, ülke yönetimine el konulmasına darbe denilmektedir. Maalesef ülke tarihimiz de darbelerle doludur. 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 ihtilali, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat darbesi ve 15 Temmuz darbe kalkışması… Genelde tüm darbeleri ve özelde ise şu an yıl dönümünde olduğumuz 28 Şubat darbesini bir kez daha kınıyor ve reddediyoruz.
Kıymetli kardeşlerim,
Bundan 22 yıl önce irtica bahaneleriyle; Müslüman halkın inanç ve yaşantısına yönelik olarak büyük bir saldırı başlatıldı. Çünkü yükselen İslami uyanışın engellenmesi gerekiyordu. Bu sebeple İslami camianın tüm alanlarına yönelik olarak başlatılan sinsice kampanyalar, bir yandan medya ve siyaset ayağıyla devam etti. Sonunda Sincan’da tankların yürütmesi ve ordunun hükümete balans ayarı(!) darbeye resmiyet kazandırdı. Başörtüsü yasağı, kamuda fişlemeler, silahlı kuvvetlerde YAŞ kararlarıyla ihraçlar yaşandı. Vakıf ve dernekler kapatıldı. Birçok gazeteci, yazar ve hoca mahkemelerde yargılanarak bir kısmı hukuk dışı kararlarla hapse mahkûm edildi. Aradan geçen 22 yıllık zamana rağmen ne üzücüdür ki cezaevlerinde binlerce 28 Şubat mağduru hala hapis yatmaya devam etmektedir. 22 yıldır cezaevlerinde yatmakta olan 28 Şubat mağdurlarına da kurtuluş diliyoruz.
Ve buradan ülkemizdeki yetkililere de bir kez daha sesleniyoruz.
- Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat darbesinin mağduriyetlerine son verilmeli,
- 28 Şubat’ı anımsatan uygulamalar bitirilmeli,
- Hala cezaevinde bulunan yüzlerce 28 Şubat mağduru serbest bırakılmalı
- Cezaevlerinde yatan tüm mazlumlar bir an önce adaletle yargılanmalıdır.
- Hamile kadınlar, bebekli anneler, hasta ve yaşlılar tutuksuz yargılanmalı.
- Ve suçsuzluğu gün gibi açık olan Alparslan Hoca bir an evvel TAHLİYE olmalıdır.
Kıymetli kardeşlerim!
Darbeler, ülkemizde olduğu gibi Mısır’da da Müslümanlara büyük zararlar vermiştir. 3 Temmuz 2013 yılında genelkurmay başkanı Abdulfettah Es-Sisi, Mısır’ın seçilmiş ve meşru hükümetine darbe yaptı. Binlerce insan şehit edilirken Mısır’ın seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed MURSİ ve diğer yöneticiler hapsedildi. Müslüman olduğunu söyleyen ama firavunluk yapmaktan çekinmeyen, Darbeci Sisi’nin emriyle binlerce İhvan üyesi hakkında haksız ve hukuksuz bir şekilde idam kararları verildi. Ve üç gün önce dokuz ihvan üyesi genç kardeşimiz acımasızca idam edildi. Bu vesile ile gayrimeşru zalim Sisi yönetimini ve idam kararı veren mahkemeleri şiddetle ve nefretle lanetliyoruz. Ayrıca İslam dünyasını bu idamların durdurulması için harekete geçmeye davet ediyoruz.
Buradan Dünya Müslümanları adına, Zalim SİSİ’ye sesleniyoruz:
Ey çağın firavunu Sisi ve acımasız yandaşları!
- İdamları derhal durdurun!
- Dünyanın gözü önünde yaptığınız kıyıma son verin!
- Bir nesli mahveden Firavun olmaktan vazgeçin!
- Çünkü gün gelecek devran dönecek ve mahkemeler sizler için kurulacaktır!
- Hem o günden hem de Mahkeme-i Kübra’dan korkun!
Değerli kardeşlerim,
İnsanlar üzerinde hüküm koyma hakkına en fazla sahip olan, tüm kâinatın sahibi, insanın da yaratıcısı olan Allah’tır. Zaten İslam dininin temel akidesi olan TEVHİD de bunu gerektirmektedir. Allah’ın dünyasında Allah’ın kurallarının devre dışı bırakılması da Allah’ın hakkına karşı bir darbe değil midir? Soruyorum sizlere; kullarını idare etmek Allah’ın hakkı değil midir? İnsanları Allah’ın idaresinden, kulları için koyduğu kanunlardan zorbalıkla alıkoymak hak mahrumiyeti değil midir, en büyük darbe değil midir?
İslam sadece bir inanç değil aynı zamanda Allah’ın kulları için seçtiği bir hayat nizamıdır. Allah’ın hükümlerinin, rafa kaldırıldığı bir toplumda hiçbir zaman merhamet, adalet ve hukuktan söz edilemez. Bu durumda insan hak ve hürriyetleri yerle yeksan olur. Kula kulluk baş gösterir. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku ortaya çıkar. Dolayısıyla ancak Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olduğunda zulümler son bulmuş olur. Adalet olur. Barış olur. Huzur olur.
Son olarak buradan bir kez daha vurguluyoruz ki bizler her türlü darbelere karşı olduğumuz gibi Allah’ın hükümlerine yapılan darbelere de karşıyız. Darbecileri ve yapılan tüm darbeleri bir kez daha lanetliyoruz.
Ülkemizde ve dünyada her türlü darbenin son bulmasını, kuvvet ve kudretin değil sadece hakkın üstün tutulmasını, kula kulluğun son bularak Allah’ın adaletinin hâkim olmasını diliyoruz.
İlgili diğer yazımızı okumak için;