Telefonla görüş hakkına süresiz kısıtlama kararı verilen hocaefendi hakkında dışarıya talimat verdiği iddia edildi.
Hakkında hükmedilmiş bir suç ve karar olmadığını ve henüz yargılanma sürecinde olduğunu belirten hocaefendi, cezaevinin sanki mahkeme kararı verilmiş gibi kesin ifadeler kullandığını kaydetti.
Verdiği savunmada ;
“Şu konuya da temas etmek zorundayım. Gönderdiğiniz yazıda “örgüt üyeleri” denilerek delilsiz ve yetkisiz bir şekilde bir suç örgütünün varlığına hükmedilmiş olmaktadır. Cezaevi mahkeme değil, cezaevi idarecileri de hâkim değildir. Madem örgüt üyeleri denilmektedir o zaman bu örgütün adını da açıklamalısınız. Bizim hakkımızda bir yargı kararı yok iken bu şekilde itham etmek kimsenin hakkı olamaz.”
“Bildiğimiz gibi “suç örgütü” dosyasından ilk celsede tahliye aldım ve sonra yine aynı güçlerin müdahalesi ile tekrar tutuklatıldım. Benim dosyam “suç dosyası değil sus dosyası” olduğunu milyonlarca insan biliyor. Yurt içinden ve yurt dışından birçok insan hakları kuruluşları benim mahkememi takip ediyor. Benden mektup göndermemi istiyorlar. Milletvekilleri görüşmek istiyor ancak bazıları izin alabiliyor. Benim dosyam “sus dosyası”. Tahliye olduğumda haksızlıklara karşı susmayacağımı ilan edince ve binlerce insan karşılamaya gelince apar topar tekrar tutuklatmaları her şeyi anlatmıyor mu?

Suç örgütü olduğumuza dair en küçük bir delil olmadığı ve bir yargı kararı da bulunmadığı halde gönderdiğiniz yazı da “örgüt üyelerine talimat veya yönlendirmeden” bahsedilmesi ve bununla itham etmeniz yargısız karar vermektir. Hem de hâkim olmayan ve yetkisiz kimseler tarafından. Ben bu ifadeyi kendime ve arkadaşlarıma hakaret kabul ediyorum. Ben ömrü ilimle İslami dersler ve konferanslarla ve İslam’a hizmetle geçmiş, kendini bu yola adamış bir hocayım. Hayatım konuşmalarım, yazılarım, yaptıklarım ve arkadaşlarım meydandadır. Bugüne kadar hangimiz bir suç işlemişiz?
Suç örgütü demek mafya demektir. Mafya silah satar, kadın satar, uyuşturucu satar, çek-senet tahsilatı yapar. Biz böyle insanlar mıyız?”